Kayıtlar

                                                           Ölü Kızın Günlüğüne Not   Yazıp yazıp siliyorum.  İçimi anlatacak bir kelime, cümle bulamıyorum adeta... İnsanın çevresindekileri güldürmesi eğlendirmesi çok güzel. Hep böyle enerji dolu neşeli bir insan olduğunu düşünmeleri de...  Peki ya yalnız kaldığım zaman?  Bazı acılar ne büyük ne dinmez ne yakıcı...  Biliyorum annemden başka bir şey yazmaz oldum ama hiç aklımdan çıkmıyor. Elimde değil canım yanıyor. Çok özledim ama sarılamıyorum, öpemiyorum, koklayamıyorum... Dayanacak gücüm hiç kalmadı. Kim bilir belki bir gün burası ölü bir kızın günlüğü olur. Bilemiyorum... İnsan ne ile yaşar? Nasıl yaşar? Nasıl mutlu olur? Bunların cevabını unuttum. Tükendiğimi hissediyorum ve korkuyorum. Bazen kendimi kontrol edemediğimi fark ediyorum. Bir gün annemin hasretine, acısına dayanamayıp kendime zarar veririm diye korkuyorum.  Annem. Seni çok özledim. Sanki buraya yazınca sen bunu okuyacaksın gibi ya da hissedecekmişsin gi

Yardım Et...

Annem... Ara ara elimden geldiğince, dilim döndüğünce derdimi sözcüklere, cümlelere dökmeye çalışıyorum. Eğer bunu yapmazsam deliririm anne. Sen gittin ama ben hala buradayım ve bu acıyla nasıl yaşanır bilmeden gelişi güzel yaşamaya çalışıyorum.  Sen bana bunu öğretmedin anne. Sen, bir çocuk annesiz nasıl yaşar, nasıl hayata tutunur bana bunu söylemeden bırakıp gittin. Bazen çok kızıyorum sana. Mezarına bile gelmek istemiyorum... Ben burada acıdan geberirken, sen orada yatıyorsun diye düşünüyorum. Ama sonra geçiyor kızgınlığım... Anne ben sadece kırgınım. Hem de her yerimden.  Bazen seni rüyamda görüyorum ve Allah'ım ne olur rüya olmasın diye yalvararak uyanıyorum. Annem çok özledim... Biliyorum bu sözlerin hiçbir anlamı yok ama canım çok yanıyor. Yaşamak çok zor geliyor. Madem gidecektin beni neden götürmedin? Ben hiç sensiz kalmadım ki. Nereden bileyim annesiz nasıl yaşanır. Bocalıyorum... Düşüyorum ama kalkamıyorum. Yardım et ne olur! Benim sadece sana ihtiyacım var ...  Anne ya

KÜÇÜK MASUM KIZIN...

Anneciğim. O kadar çok özledim ki 'ANNE' sözcüğünü kullanmayı... Tarif edemiyorum içimdeki o duyguyu. Sadece bir yangın. Ama asla sönmeyen durup durup harlanan bir yangın. Tam bir şeyler söylemeye çalışıyorum boğazıma bir yumruk geliyor ne dışarı çıkıyor ne içeri giriyor orada öylece duruyor. Sadece 'çok özledim.' diyebiliyorum. İnsan azar yemeyi özler mi ? Yemin ederim özledim. Keşke diyorum... keşke yaşasaydı hayatta olsaydı bana yine bağırıp kızsaydı. Ama yaşasaydı işte... Sabahları beni uyandırmak için gelip kulağıma 'al Fadime'm gül Fadime'm yanakları bal Fadime'm...' diye türküler söylese yine. Ben annem gittiğinden beri o türküye küsüm. Türkünün ne günahı var oysa ki değil mi? Ama var işte bir türkü bile beni yakıp kavurabiliyor. Grip oluyorum arayıp anne hasta oldum ben diye yine nazlanmak istiyorum. Canım sıkkın olduğunda bir derdim olduğunda sadece onun sesini duyup 'benim annem var dağ gibi. Ne yapıyorum ben? Neden üzülüyorum?' d

SİZ DEYİN YİRMİ BİR AY BEN DİYEYİM BİR GÜN

Kocaman yirmi bir ay geçti üzerinden. Gülüyorsun, şakalar yapıp güldürüyorsun, yemek yiyorsun, uyuyorsun... Görünürde normale dönüyorsun. Ama kime göre neye göre normal? Düşünsene 'dünyada bir tek o olsun bana bir şey olmaz.' dediğin hayatının en değerli varlığı ANNEN'in ansızın ölüm haberini alıyorsun...  Rüyanda öldüğünü görünce ağlayarak uyanıp yanına koşup 'anne sen hiç ölme ne olur' dediğin insanın hiç beklemediğin bir anda bir telefon vesilesiyle 'Annen öldü. Gel.!!' haberini alıyorsun.  Bir anda kocaman bir saman yolu galaksisi sana bomboş görünmeye başlıyor. Çünkü o galaksinin senin için anlam ifade etmesini sağlayan o insan gitti... Hem de bir daha asla dönmemek üzere. Kalkıp gidiyorsun onu son bir kez görüp, yaşarken sayılı söylediğin o cümleyi artık hiçbir anlam ifade etmeyeceğini bile bile söylemek 'Seni Çok Seviyorum.' diyebilmek için...  Sonra senin dünyada ki en değerli varlığını alıp bir buz gibi mermerin üzerine bırakıyorlar

Adında özgür bir ülkede yaşıyoruz

“İstanbul Pendik’te Melisa Sağlam isimli genç kıza bir minibüste Ramazan ayında şort giydiği gerekçesiyle Ercan Kızılateş isimli bir saldırgan durduk yere saldırdı. İğrenç saldırıya verilen tepki nedeniyle saldırgan Ercan Kızılateş gözaltına alındı ancak daha sonra serbest bırakıldı!” Haber tam olarak böyle geçiyor. Şimdi gelelim benim bu konu hakkındaki düşüncelerime. Ben bu konuda kaç tane yazı yazdım inanın hatırlamıyorum artık… Şunu o kuş beyninize bir yerleştirin. SİZE NE? Annesinin babasının karışmadığı kıza karışmak sizin ne haddinize? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Ben size ne olduğunuzu söyleyeyim kızın giydiği şorttan ve görünen bacağından bile tahrik olacak kadar acınası iğrenç yaratıklarsınız… Adında özgür bir ülkede yaşıyoruz. Hani lan özgürlük? Nerede? Bu mu sizin özgürlük anlayışınız? Ben istediğim kıyafeti gönül rahatlığıyla giyemeyeceksem, istediğim saatte dışarıda özgürce dolaşamayacaksam ne anladım ben bu özgürlükten. Alın sizin olsun tepe tepe kullanın. Ada

Boş Beleş İnsan Topluluğu

Yazımda biraz genel konuşacağımı belirterek başlamak istiyorum. Okumak istemeyenler, genelleme yapmamdan rahatsız olacaklar henüz yazımı okumaya başlamadan kapatırlarsa sevinirim.  Çevremde veya arkadaşlarımın çevresindeki insanları şöyle bir süzüyorum da fark ettiğim şey bu insanlar sadece konuşmayı biliyorlar. İcraata gelince hep bir kaçış... Ya konuşuyorsanız icraatta görelim ya da susun tek kelime bile etmeyin. Şimdi bunu okuyup gardını alacak bazı insanların bana kuracağı cümleleri söyleyeyim: “Sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun?” “Haddini bilmez densizin birisin.” “Kimseye emir vermeye hakkın yok.” Peki. Siz bunları söylediniz diye zaten bende acayip korktum. Ve yazmayı bıraktım(!) Eğer beklediğiniz buysa daha çok beklersiniz. Bilin istedim.   Şimdi bu konuyu birazda örnekleyerek açıklamak istiyorum. Mesela birisi üzgündür bunu herhangi bir sosyal medya hesabında paylaşımlarından belli eder. Sonra o büyük tehlikelerden bir tanesi mesaj atar ve der ki “Neyin var?” ba

Kadınlar yaptıkları her hareketle tahrik eder…

Her gün biraz daha emin olduğum bir konu üzerinde sizler konuşmak istiyorum. Ülkemizdeki insanların yobazlığı… Şimdi birkaç tane göstermelik vatan, millet sever vatandaşımız “Kim yobaz? Doğru düzgün konuş” vs. şeyler söyleyecek ama umurumda bile değil. Yobazsınız işte. Kızları etek, şort, pantolon giyiyor diye darp eden iğrenç mahluklarsınız. Bu ülkede hiç düzgün adam yok mu? İllaki vardır fakat benim sözüm genele, özele değil.  Kızlarımızdan bir tanesi şort giydi otobüste darp edildi, bir tanesi etek giydi öldürüldü yakıldı… SİZENE… Sizi ne ilgilendiriyor kimin ne giydiği? Annesinin babasının karışmadığı çocuğu darp etmek, öldürmek sizin ne haddinize? Neymiş beyefendiler rahatsız oluyorlarmış. Peki o halde bizde sizden rahatsız oluyoruz. Yazın o sıcaklarında sizlerde kıllı kıllı iğrenç bacaklarınızlar şort giyiyorsunuz. Kıllı iğrenç bağrınızı sonuna kadar açıp gözümüze sokuyorsunuz. Bizde sizden rahatsız oluyoruz. Hatta rahatsız olmakla kalmayıp midemiz bulanıyor, tiksiniyoru